Algı yaratmaya yönelik yalan ve iftiralar, genel doğrularla harmanlanarak yandaş medya aracılığıyla kamuoyuna servise devam ediliyor.

Dolayısıyla, devlet yapılanmasının çökertilmesinde en önemli faktör olan yönetimsel keyfiliğin doğurduğu ‘siyasi ahlaksızlık’ da yaratılan bu algı sayesinde güçleniyor, kurumsallaşıyor!

Dokunulmazlık zırhı içinde her şeyin mübah sayıldığı bir çöküş dönemi yaşanırken vatandaşın aklı da hayli karışık.

Vatandaş, 15 Temmuz darbe girişimini de işte bu ruh hali ile göğüsledi.

Toplumun CHP, AKP, MHP ya da HDP’li demeden topyekün tankın, tüfeğin önüne çıkıp kendini siper etmesinin altında yatan en önemli etken; hissedip fakat bir türlü izahını bulamadığı bir tehlikeyi defetme içgüdüsüydü kuşkusuz.

Halk, nihayi çarenin sokaklardan, meydanlardan geçtiğini ve/fakat bunun bilançosunun ağır olacağını yaşayarak kavrasa da tehlikenin asıl kaynağı konusunda henüz fikir birliği oluşturabilmiş değil.

Oysa FETÖ yapılanmasında olduğu gibi tehlike, bangır bangır “buradayım” diyerek büyümeye devam ediyor.

Başta Ana Muhalefet Partisi CHP olmak üzere muhalif siyasetçilerin, akademisyenlerin, yazarların, hukukçuların, sanat çevrelerinin FETÖ karşıtı uyarılarını ‘din düşmanlığı’ şeklinde halka yansıtan AKP ve havuz medyası bugün FETÖ konusunda muhalefet ile aynı noktaya gelmiş durumda.

Ancak AKP ve onun ayakta durmasını sağlayan havuz medyası en az FETÖ örgütlenmesi kadar tehlikeli bir yolda ilerlemektedir.

Bu tehlike sadece AKP ve onun kurmayları ile algı yönetiminde destek veren medya oluşumlarına karşı değil, daha vahim olarak olası bir topkeyün ulusal çözülme hatta çöküş tehlikesidir.

AKP kurmaylarının artık kendi siyasi geleceklerini bir tarafa bırakarak ülkenin önünü açmaları gerekmektedir ki aksi yönde tavır koymaları kendi geleceklerini de daha fazla çıkmaza sürükleyecektir.  

Darbe girişiminden sonra AKP ve yandaş medyanın CHP’ye yönelik iftira oklarının hedefinde bir değişme olmaması beklenen bir yaklaşımdı. Ancak bu kez kendilerini besleyen halkın belli bir mütedeyyin kesimi de hedefe konulmuştur.

Yeni hedef belki bir süre daha idare edebilir fakat kemikleşmiş AKP seçmeninin sıranın kendisine geleceğini farketmesi an meselesidir. Zira bu durum içini kemiren fakat izahını yapamadığı tehlikenin farkedilmesi anlamına gelecektir ki işte o gün 15 Temmuz’da kendiliğinden ortaya çıkan birlik beraberlik ruhu bu kez hedefini bilerek ve tam anlamıyla bütünleşerek ayağa kalkacaktır.