Sözcü yazarı Rahmi Turan’ın Saray’a yakın kaynağına dayandırarak ‘Müthiş bir haber’ başlığı ile kaleme aldığı yazısı gündeme bomba gibi düşmüştü. O gün bu gündür tartışmaların ardı arkası kesilmiyor.

Üzerinden günler geçti ve Rahmi Turan’ın ‘Saray’a yakın kaynağım’ dediği Talat Atilla’nın ismini açıklamasıyla birlikte süregelen tartışmalar gitgide trajikomik bir hal almaya başladı.

Öyle ki;

Herkes birilerinden açıklama bekliyor.

Birilerinden dediğime bakmayın. Aslında dönüp dolaşıp tek isimde birleşiyor ve açıklama bekliyorlar!

Kemal Kılıçdaroğlu’ndan…

El insaf yahu, adam neyi açıklasın?

Genel Başkanı olduğu partisine kumpas kurarlarken kendisine mi danıştılar?

Detay mı verdiler?

Kılıçdaroğlu neyi açıklasın?

Kaldı ki katıldığı bir televizyon programında konu kendisine sorulmuş ve şöyle yanıtlamıştı:

"Şaşırmadım efendim. Zaten CHP'yi nasıl dağıtırız, nasıl kendi içinde kavga çıkar diye çalışan ekipleri var. Defalarca söyledim. Arkadaşlarıma, partililere söyledim. Adamlar tutuldu paralar verildi biz bunları gayet iyi biliyoruz. Barış Pınarı Harekatı vardı o millet ittifakını nasıl dağıtırım onun hesabını yapıyor. Başka işin gücün mü yok? Erdoğan'ın CHP'yi dağıtmak için, CHP kendi içinde kavgalıdır devleti yönetemez diye bir algı yaratmak istiyor. Devletin en kilit noktalarında kişileri devreye soktuğunu biliyorum. İsim vermek istemiyorum ama herkes biliyor. Devleti bilen herkes anlar.”

Talat Atilla, önce “Kemal Kılıçdaroğlu’na bir şekilde doğrulattım” diyerek Kılıçdaroğlu’ndan açıklama beklerken bu kez “Kemal Bey’in ve doğrulattığım CHP’li kaynağın konuşmasını bekliyorum” diyor. Bu son söylemi daha önceki “Kemal Kılıçdaroğlu’na bir şekilde doğrulattım” çıkışından çark etmek değilse nedir?

Diğer yandan ‘Saray’da görüştüler’ iddiasının öznesi olarak adı zikredildiği için CHP Parti Meclisi Üyesi Muharrem İnce, kumpasın kendisine yönelik olduğu iddiasıyla partisinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan açıklama beklediğini söylüyor!

Bitmedi…

İktidar ve özellikle yandaş, yalaka basın da sözleşmişçesine Kemal Kılıçdaroğlu’ndan açıklama bekliyor.

Dahası da var;

CHP tabanından cılız da olsa bir takım sesler duyuluyor “Kemal Kılıçdaroğlu çıksın açıklasın” diye!

Bu yanlıştan ne zaman dönülür bilinmez ama gelinen noktada görünen o ki; Muharrem İnce, genel başkanlık hırsı ile CHP üst yönetimini hedef alarak parti içindeki popülerliğini sıfırlamıştır.

Parti içi rekabet sınırlarını aşmış, rakip siyasi partilerin dili ile CHP’nin tüm kazanımları pahasına kendisine yer edinme telaşına düşmüştür.

CHP tabanı, bu yaklaşımı hoş karşılamayacaktır.

Oysa gerek kamuoyu önünde gerekse yargı yoluyla hesap sorması gereken kişi Talat Atilla’dır ve İnce, eleştiri oklarını yanlış hedefe doğrultmuştur.

Unutulmamalı ki; kamuoyu, CHP’ye kurulan bu kumpasın benzerini Ergenekon davalarında da gördüğünden olayın başlangıcı ve seyrine yabancı değildir.

Anımsayınız; TSK’ya kurulan kumpasta da başlat düğmesine yine bir gazeteci kullanılarak basılmış ve Ergenekon adı verilen davalarla TSK tasfiye edilmişti. O kumpasın tetikçisi Tuncay Güney idi.

Bugün de yine aynı yol ve aynı yöntem izlenerek bu kez CHP’ye kumpas kurulmuştur. Kumpasın çalıştırılması ve kamuoyuna taşınarak gündem olabilmesi için yine bir gazeteci kullanılmıştır. Bu kez tetikçi olarak Tuncay Güney örneğindeki gibi yine kamuoyunun çok fazla tanımadığı Talat Atilla ismi seçilmiştir.

Şaşırtıcı olan ise Muharrem İnce’nin bu kumpası özeline mal ederek mensubu bulunduğu CHP ve CHP üst yönetimine karşı genel başkanlık hedefine ulaşabilmenin kısa yolu olarak görmesidir.