Son günlerin en sık telaffuz edilen söylemi hiç kuşkusuz ‘Beka Sorunu’ söylemidir.
Cumhur İttifakı’nın dilinde pelesenk olan bu söyleme akla yatkın, somut herhangi bir açıklama henüz getirilmiş değil.
Kaldı ki, mantığın reddetmeyeceği bir açıklamanın imkânı da yok zaten!
Bazı gerekçeler elbette ileri sürülüyor;
PKK deniyor, FETÖ deniyor, YPG, PYD, IŞİD deniyor mesela…
Oysa hepimiz biliyoruz ki; hangi ölçekte terör örgütü olursa olsun, büyük hasarlar verebilir ama egemen bir devlet üzerinde beka sorunu yaratabilecek büyüklükte bir tehlike ve tehdit oluşturamaz.
Hatta yukarıda adı zikredilen terör örgütlerinin tamamı birleşse dahi Türkiye Cumhuriyeti gibi güçlü bir ülke üzerinde beka tartışmasını gündeme getirebilecek kadar etki yaratması mümkün değildir.
Bu sadece bir şekilde mümkün olabilir:
Devlet, pazarlığa kapalı mücadele yerine söz konusu terör örgütlerinden herhangi birini ya da bir kaçını muhatap almaya başladığı anda mümkün hale gelebilir!
Bu da devleti yöneten siyasi erk eli ile olur ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti son 17 yıldır tek başına AK Parti tarafından yönetilmektedir!
Peki ya Cumhur İttifakı niçin ‘Beka Sorunu’ söylemini seçim sloganı haline getirdi?
Bu sorunun cevabını 17 yıllık AKP iktidarlarının neredeyse tamamı çuvallamayla sonuçlanan icraatlarında aramak hiç de yanlış bir yaklaşım olmayacaktır.