internet haber sitesi
Reklamı Geç
BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR
Erol Duran

BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR

Yaratılıştan sonra, insanlar her ne kadar güçlü doğa canlılarıyla baş etmekte zorlanmışlarsa da, yaratanın kendilerine bahşettiği akıl sayesinde, hepsiyle baş etmeye ve sonuç olarak tüm doğa canlılarını kontrol etmeye muktedir olmuşlardır.  İnsanlar bu bahşedilen akıl sayesinde, yerleşik ve düzenli yaşam tarzına geçmişlerdir. Sürekli, arkalarından gelecek kuşaklara belge, bilgi bırakarak, yaşamlarını sürdürmüşlerdir.

İnsanların dışında, koloniler halinde yaşayan canlılar elbette vardır. Fakat ortama hâkim olan sadece insanlardır. İnsanların dışındaki yaşam güdüsel yaşamdır.

İnsanlar bir yandan, kendilerinin dışında cereyan eden yaşamlara müdahale ederken, bir yandan da kendi türüne de ihanet etmekten geri durmamışlardır. Belki de yeryüzünde kendi türüne her türlü acımasızlığı, kötülüğü, ihaneti yapan canlı türü sadece insandır. Zira sadistliğin, acımasızlığın en azgın, en merhametsiz örneğini insanlar vermektedir. Soydaşlarının kanını akıtmaktan tutun, açlıktan ölmelerine yol açmaya kadar her türlü kötülüğü sadece insanlar yapmakta ve düşünmektedir.

Milyonlarca, milyarlarca insanı sömürerek, açlığa ve açlık sonucu her türlü hastalığa terk eden yine insanlardır. İnsanların büyük bir çoğunluğu bu sömürü sonucunda, açlığın, sefaletin içinde acı çekerken, doymak bilmeyen azgın iştahlı kapitalistlerin sanki insanlık derecesi yükselmektedir.

İnsanlık tarihiyle başlayan; sömürü, zulüm, mal edinme hırsı artarak günümüze kadar gelmiştir. Bu yönde; okuduğum her kitaptan, her gazeteden, dinlediğim her haberden, süzülen haksızlık, zulüm, kan, açlık, sefalet ve gözyaşını sürekli dağarcığımda biriktirdim. Biriktirdiklerimi zaman zaman gözyaşıyla suladım, elemle, kederle besledim, bu günlere taşıdım. O kadar çoğaldı ki, bunu kelimelere, satırlara döküp, bir bakıma sırtıma sardığım yükü hafifletmek istedim.

Gözlemlediğim kadarıyla; insanlar yaşadıkları bölgelere göre,  ülkelere göre fazla bir değişiklik göstermemektedirler. Her yerde, her coğrafyada insanların çoğunluğu öz meselelerinden uzak, vurdumduymaz ve kendisinden başkasını düşünmeyen tarzda davranış göstermektedir. Her ne kadar geri kalmış ülkelerde vurdumduymazların nüfusa oranla sayısı daha fazla olsa da, bu sayı ileri ülkelerde de azımsanmayacak boyutlardadır. Yani insanlar öz meselelerine yani haklarına, hukuklarına uzak durdukça, ona sırt çevirdikçe, meydan haksızlara, hukuksuzlara kalmaktadır.

Kapitale dayalı bu acımasızlığın adı günümüzde kapitalizmdir. Bu acımasızlık devlet eliyle yapıldığında, bunun adına da emperyalizm denmektedir. Emperyalizmin formatını kapitalistler hazırlamaktadır. Emperyalist ülkeler bu formatın içeriğine uygun hareket ederek, mazlum, geri kalmış, yeterli silah gücü olmayan ülkelerin tepesine çöküp, o ülkelerin yer altı, yer üstü zenginliklerini hortumlayarak, mazlum insanları açlığa, sefalete sürüklemektedirler.

Kapitalizmin dolayısıyla Emperyalizmin oyununu bozma imkânı yok mudur? Bu formatı biçimlendirip, insanlığın hayrına yeniden formatlamanın olanağı yok mudur? Olmaz olur mu? Elbette vardır. Bunu başaracak bir tek güç vardır ki o da dünya insanıdır. Dünya insanının oluşturacağı devasa gücün karşısında hiçbir güç duramaz. Yeter ki dünya insanı el ele vermeyi başarabilsin!

Kapitalizm insanları; din, dil, ırk kökeninde paramparça etmiştir. Dünya emekçileri bu parçalanmaya fiilen alet olmaktadırlar. Bölünüp parçalanan bu zavallı insanlar, fikri açıdan da çeşitli fraksiyonlara ayrılmışlardır. Her fraksiyon da kendi içinde onlarca parçaya bölünmüş ve bu yetmezmiş gibi insanlar renklerine göre, meşreplerine göre de parçalanmıştır. Kapitalizmin bu parçalama başarısı sayesinde dünya emekçileri gücünü günden güne kaybetmiş ve zavallılaşmıştır. İşte bu süreç tersine çevrildiğinde, dünya emekçilerinin yıldızı parlayacaktır. Emekçilerin, her türlü bölünmeye karşı olmaları ve el ele verip birleşmeleri gerekmektedir. Bunun tek yolu ve tek sağlıklı reçetesi budur.

Dünya emekçilerinin kardeşlik şemsiyesi altında birleşmeleri, el ele, baş başa vermeleri, dinlerinden, milliyetlerinden, meşreplerinden vazgeçmeleri anlamına gelmemektedir. Konu kapitalizmde olduğu gibi tamamen ekonomiktir. İnsanların mutlu yaşamaları için, yarınlara güvenle bakabilmeleri için ekonomilerinin ve sosyal beklentilerinin, sosyal kabullerinin müşterek olması gerekmektedir. Din, dil ve meşrepler konusundaki farklılıkları zenginlik olarak kabullenmeleri şarttır. Sağlıklı beslenemeyen, sağlığa uygun konutlarda oturamayan insanlardan, sağlıklı sonuçlar beklenemeyeceği gibi, söz konusu farklılıkları da konut farklılıkları gibi algılamazlar ise, toplumların bir arada barış içinde, kaynaşarak, paylaşarak yaşamaları mümkün olamaz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
İran’da eylemcilere idam kararı onaylandı
İran’da eylemcilere idam kararı onaylandı
Şebnem Korur Fincancı gözaltına alındı
Şebnem Korur Fincancı gözaltına alındı