SEÇİMDEN bir gün sonra, çarşamba akşamı Cumhuriyetçi Donald Trump’ın New York 5’inci Cadde’deki seçim merkezi Trump Tower’dayım. Binadan ayrılacakken saat 19.30 gibi binanın girişine özel kıyafetli polisler geldi. O gün ABD genelinde Trump’ı protesto için duyurular yapılmış ve önlem olarak da binanın önüne New York belediyesinin kamyonları dizilmiş, demir korkuluklar konulmuştu. Polisler binanın etrafında kordon oluşturduğunda, topluluk sloganlar atmaya başlamıştı bile. Üst kattaki Trump’ın seçim merkezine doğru bakıyor, küfürlü el işareti yapıyor, bir yandan da “Benim başkanım değil” diye bağırıyorlardı. Sadece New York’ta değil, Washington DC’den ülkenin en batısı Oregon’a, hatta Cumhuriyetçilerin kalesi Teksas’a her yerde geceleri yürüyüşler düzenleniyor. Trump, Twitter’dan attığı mesajda eylemcileri ‘medya tarafından kışkırtılan profesyonel protestocular’ diye niteleyerek “Bu adil değil” dedi. 9 saat sonra atılan mesajdaki tonun yumuşatılması dikkat çekiciydi: “Küçük protesto gruplarının büyük ülkemize tutku duymalarını seviyorum.” Kampanya sırasında Hillary Clinton, kendine hakim olamayıp öfkeli tweet’ler atan birine nükleer şifrelerin teslim edilemeyeceğini savunuyordu.