internet haber sitesi
Reklamı Geç

CHP Milletvekili Eren Erdem: Başkanlık babadan oğula geçebilecek!

CHP İstanbul milletvekili Eren Erdem, sosyal medya üzerinden yaptığı canlı yayınla 16 Nisan 2017 tarihinde yapılacak olan referandumda halkın neyi onaylayacağını ya da reddedeceğini başlıklar altında açıkladı.

CHP Milletvekili Eren Erdem: Başkanlık babadan oğula geçebilecek!
CHP Milletvekili Eren Erdem: Başkanlık babadan oğula geçebilecek! admin

Canlı yayında yaptığı açıklama şöyle:

Bir tarafta neye hayır dediğini söyleyenlerle, diğer tarafta neye evet dediğini söyleyemeyenler arasında devam eden bir süreçle karşı karşıyayız.

Ben burada şunu çok açık ifade etmek istiyorum: Şu an itibariyle bu topraklarda yaşayan ve bu anayasaya evet diyen yahutta hayır diyen hiç kimse terörist değildir. Vatan haini de değildir. Bu evet ve hayır, bugünkü iktidar eliyle bir kutuplaşma yaratarak, gerilim ve kutuplaşma yaratarak biçimlendirilmeye çalışılmaktadır.

Biz arkadaşlar neden hayır dediğimizi çok iyi biliyoruz!

Neden hayır diyorum? Ne dediğimi biliyorum!

Neden hayır diyorum ve ne dediğimi biliyorum! Yani aslında söylememiz gereken şey; ‘ne dediğimi biliyorum’ olmalı.

Neden hayır diyorum?

Şimdi size bunu madde madde anlatacağım.

Benim sizden ricam; bu yayını izleyen arkadaşlar bizim elimizde bugün evet diyen hükümetin de katkılarıyla bunları anlatabilecek bir medya olmadığı için bu yayını paylaşmanızı ve duyurmanızı istirham edeceğim.

Neden hayır diyorum?

…ve ne dediğimi biliyorum!

Bu seçim, bir parti seçimi değildir!

Bu seçimde, biz Adalet Kalkınma Partisini, Cumhuriyet Halk partisini, Milliyetçi Hareket Partisini ya da HDP’yi oylamayacağız. Burada bir kere anlaşmamız lazım.

Bu seçim, bir parti seçimi değildir.

Bu seçim, bir rejim değişikliği seçimidir!

Rejim değişikliği oylanacaktır.

Peki, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin değiştirmek istediği, getirmek istediği rejimde neler vardır. İsterseniz onlara bakalım, değerli arkadaşlar;

Birincisi, TBMM, bütçe dahi yapamayacaktır. Türkiye Büyğk Millet Meclisinin bütün yetkileri elinden alınıyor. Bu yapıldığı halde milletvekili sayısı 500 elli den 600’e çıkartılıyor, vatandaşa ekstra bir maliyet yaratılıyor. Zaten yetkisi olmayan meclisi, milletvekili sayısını artırarak vatandaşımıza, halkımıza, bütçemize ekstra bir zarar sağlanıyor.

Başkan meclisi feshetme yetkisine sahip olacak!

Meclisi istediği an feshetme yetkisine sahip olacak. Başkan olacak kişi istediğinde meclisi feshedecek. Meclisi feshettiğinde kendisini de fesh oluyor diyecekler, bu başkana yarar sağlayacak!

Neden?

Çünkü 2 dönem başkanlık yapma yetkisi vardır başkanın bu anayasaya göre fakat 5 yılı dolmadan 4’ncü yılında ben bu meclisi feshediyorum derse o dönemi yapmamış sayılacak, 2 dönem hakkı baki olacak. Dolayısıyla bir kişi eğer önünü açık görüyorsa, sürekli orada kalmak istiyorsa 4 yılda bir, 4,5 yılda bir meclisi fesheder ve böylece ölene kadar orada kalma imkânını elinde tutar. Dolayısıyla bu yetki başkana verildiği takdirde parlamentoda hiçbir iş düzgün yürümeyecek.

Mesela hangi işler düzgün yürümeyecek? Gelin onları da beraber görelim değerli arkadaşlar;

Mesela başkan diyelim ki suç işledi. Deniliyor ya, ‘cumhurbaşkanı vatana ihanetten yargılanıyor’ ama bu anayasaya göre başkan her şeyden yargılanabilecek!

Yargılanması için 400 vekil gerekecek değerli arkadaşlar.

Bu 400 vekilin bulunması fiili olarak baktığımız zaman mümkün müdür?

Değildir.

Velev ki diyelim ki; 400 vekil bulundu…

İşte o zaman devreye ne girecek?

Başkanın meclisi feshetme yetkisi devreye girecek!

Yani 400 vekil çıkarsa, derse ki ‘biz senin yargılanmanı istiyoruz’ başkanın elinde yetki var, ‘iyi peki o zaman ben de meclisi feshediyorum’ diyecek ve seçime götürecek ülkeyi.

Dolayısıyla değerli arkadaşlar, 400 vekili bulsa bile başkan denetlenme noktasında olağanüstü yetkiye sahip. Nedir o? Meclisi feshetme yetkisi…

Şimdi bu 400 vekili buldu başkan da meclisi feshetmedi diyelim. Başkan nerede yargılanacak değerli arkadaşlar? Anayasa Mahkemesi’nde yargılanacak. 

Peki, bu Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesinden 12’sini kim seçecek?

Başkan seçecek!

Dolayısıyla kendi seçtiği hâkimler tarafından yargılanacak!

Türkiye’de arkadaşlar çok iyi biliyoruz ki, bu iş böyle olduğu zaman hiçbir zaman adalet tecelli etmez ve bu sistem başkanı denetlenemez, olağanüstü bir yere koyuyor değerli arkadaşlar.

HSYK, fiilen bitmiş olacak, yargı tamamen derdest edilecek, başkanın atadığı, başkanın seçtiği kişiler tarafından bu yargı sistemi alabora edilecek değerli arkadaşlar. 

Başkanın ülkeyi federasyon gibi eyaletlere ayırma yetkisi olacak ki bu yetkiyi de istediği an kullanma imkânı da olacak.

OHAL yetkisi Bakanlar Kurulu’ndan başkana gelecek değerli arkadaşlar. Başkan istediği zaman ‘ben OHAL ilan ediyorum’ diyecek ve OHAL ilan edilecek! OHAL ilan ettiği zaman değerli arkadaşlar, eğer işler kötüye gidiyorsa, eğer memleketteki durumu iyi değilse, eğer seçim tehlikesi varsa yani sandıkta kaybetme riski varsa OHAL ilan edecek ve seçimin yapılmasına bu yollarla engelleme imkânına sahip olacak. 

Başkan; Yasama, Yürütme ve Yargının başı olacak!

Demin Yargıyı anlattık şimdi bir de Yasama boyutu var. Başkan mensubu olduğu partinin milletvekillerini belirleyecek. Dolayısıyla değerli arkadaşlar, milletvekilleri başkanın gözüne girebilmek ve sürekli milletvekili kalabilmek niyetiyle siyaset yapacaklar! Zaten içi boşaltılmış, bütçe dahi yapamaz hale getirilmiş meclis, başkanın fiili olarak müdahale ettiği derdest edilmiş bir kuruma dönecek. Yani adı millet meclisi değil, Türkiye Büyük Başkan Meclisi’ne dönüşecek.

Biz diyoruz ki, Millet Meclisi olarak kalmalı ve milletvekillerini halk seçmeli, ön seçimle belirlenmeli diyoruz. 

Başkan aynı zamanda kanun hükmünde kararnameler yayınlayacak. Başkanlık kararnameleri meclis tarafından onaylanmayacak. Şöyle bir yanlış bilgi dolaştırıyorlar: Diyorlar ki, OHAL dönemlerinde KHK çıkıyor, meclise geliyor, meclisten geçerse kanunlaşıyor.  Başkanlık kararnamelerinin hiçbiri meclisin denetimine tabi değil. Kimin denetimine tabi? AYM’nin denetlemesine tabi! AYM üyelerini kim seçiyor? Başkan seçiyor! Peki başkan tarafından atanmış bir AYM Üyesi’nin Başkanlık Kararnamesi’ne itiraz etme şansı var mı? Yok değerli arkadaşlar. Mümkün değil. 

Başkanlık babadan oğula geçiyor. Nasıl geçiyor biliyor musunuz?

Mesela diyelim ki, başkan olan şahıs artık kim olursa; Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma bir yurt dışı seyahatine gitti. O yurt dışı seyahatinde gitti, dolaştı. Dolaşırken de bir kaza oldu, Hakkın rahmetine kavuştu! Gitmeden önce yerine oğlunu atadı. Böyle bir yetkisi var. Oğlu fiili olarak başkanlığa devam ediyor, isterse meclisi feshediyor, AYM üyelerini atayabiliyor, bütçe yapıyor, devletin bütün kurumlarına atıyor, istihbaratı yönetiyor, emniyeti yönetiyor. Kim peki başkanın oğlu? Seçilmiş biri mi? Değil. Kızını atayabilir, gelinini atayabilir, istediği kişiyi atayabilir ve arkasında bırakır. O kişi, isterse ömür boyu başkan olarak kalabilir değerli arkadaşlar. Çıkartır bir OHAL, meclisi fesheder, bir dönem geçmeden hemen ikinci dönem noktasında kendisini güvenceye alır, OHAL koşullarında bütün televizyonları kapatır, sandığın başına dizer askeri. Çünkü bu yetkiye sahip… Kararname çıkartarak bunları yapma yetkisine sahip. Bütün medyayı kapatır, medya patronlarına baskı yapar, kendisini bir şekilde benimsetme yolunu seçer ve ömür boyu başkanlık yapar. Bu sistemin önünü açtığı şey budur değerli arkadaşlar.

Bir diğeri; TBMM’de çoğunluğu olan parti hükümet kuramayacak.

TBMM, fiilen bitirilecek.

Ne demek istiyorum değerli arkadaşlar?

Şimdi diyelim ki, başkan olan kişinin partisi barajı aşamadı.

Olur ya mümkün mü? Mümkün!

Halk diyebilir ki, yahu biz seni başkan seçeceğiz ama partini sevmiyoruz kardeşim. Parti, giremedi, parlamentoya 5 tane parti girdi. Bu 5 parti neyi temsil ediyor? Halkın yüzde 100’ünü temsil ediyor. Başkan da yüzde 51 ile geldi. Şimdi halkın yüzde 100’ünü temsil eden parlamento hükümet kuramayacak, yüzde 51 ile seçilen, atıyorum yüzde 55 ile seçilen ya da yüzde 50.05 ile seçilen kişi hükümet kurma yetkisine sahip olacak. Peki yüzde 100 ne olacak? Hani çift başlılığa karşıydı bu? Esas çift başlılık bu şekilde ortaya çıkacak.

Şöyle de olabilir değerli arkadaşlar:

Seçimden çıkan yüzde 100 millet meclisindeki partiler, ‘biz anlaştık, uzlaştık birimizin yüzde 30, birimizin 20, birimizin 40, birimizin 10…

Etti yüzde 100…

Biz uzlaştık, Türkiye’yi biz yönetmek istiyoruz dedi.

Buna güçleri yetmeyecek. Yani yüzde 100’ün iradesi yüzde 51 tarafından hiçe sayılacak. Dolayısıyla değerli arkadaşlar, bu sisteme göre parlamento tümüyle feshedilmektedir!

Şimdi ben kısmen gerekçelerimi anlattım. Çıkıyorlar diyorlar ki, ‘efendim şu böyle dediği için ben evet diyorum, bu böyle dediği için evet diyorum.’

Ben, hiç kimse evet dediği için hayır demiyorum.

Ben okudum bu anayasa metnini, bu anayasa metninin içerisinde görmüş olduğum bu tehlikeler nedeniyle hayır diyorum. Kafası çalışan her insan birazcık meseleleri anlama, idrak etme niyeti olan her insan da böyle yapacaktır.

Evet diyen vatandaşımız da, hayır diyen vatandaşımız da okuyacaktır, tahlil edecektir ve bu şekilde tespitini yapacaktır.

Ama ben, şu ana kadar hiç yapılmadığı için bir vatandaşımızın, bir efendim siyasetçinin, bir sanatçının, bir futbolcunun hani evet diyoruz diye açıklama yapanlar oldu ya, neden evet dediğini anayasa maddelerine dayanarak hangi maddeden dolayı evet dediğini merak ediyorum. Şu ana kadar tek bir kişi çıkıp bunu açıklayamadı.

Başbakan bile neden evet denmesi gerektiğini söyleyemedi. O yüzden buradan söylüyorum. Sayın başbakan, CHP Genel Başkanı, MHP ve HDP Genel Başkanları, 4 tane parlamentoda grubu olanlar neden evet ya da hayır dediğini anlatsınlar.” 

Tamer Duran / internethabersitesi.com

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
İran’da eylemcilere idam kararı onaylandı
İran’da eylemcilere idam kararı onaylandı
Şebnem Korur Fincancı gözaltına alındı
Şebnem Korur Fincancı gözaltına alındı