Katil, işkenceci, faşist çetelerin, resmi-yarı resmi-korsan-paramiliter örgütlenmeler ile adam kaçırdıkları, faili meçhul cinayetler işledikleri, işkence ettikleri, tehdit, şantaj, gözdağı için kaçırıp korkutup bıraktıkları gerçeğini kim yadsıyabilir?

Cumartesi Anneleri 677 haftadır "Ana okulu müsameresi" için mi toplanıyorlar, Galatasaray Meydanı'nda?

İki can yoldaşım Celal Duru ve Emin Kutan'ın gencecik yaşlarında, 1978 yılında kaçırılıp, telle boğazlanarak cesetlerinin Belgrad Ormanı'na atıldıklarını dün gibi hatırlıyor ve asla unutmuyorum.

Güneydoğu'da, Doğu'da olsun, İstanbul'da olsun, memleketin başka köşelerinde olsun, bu tür olaylar hep yaşandı yaşanmakta. Faşistler, mümkün olduğunca "ayak ve parmak izi bırakmadan" yapıyorlar bu işleri. Amaç susturmak, korkutmak, sindirmek.

Zaten en büyük üzüntümüz ve son olayda bizi en çok kahreden taraf da bu. Bu örnekteki "Sahtecilik" onların bu "Sis perdesini, gizemini, iz bırakmadan pislik yapma yöntemini" daha da güçlendirmiş oldu.

En çok da buna lanet ediyorum.

Ama, her şeye rağmen, faşizmin bu pis yöntemlerinin üzerine gitmekten, lanetlemekten, mücadele etmekten ve her fırsatta kınamaktan geri durmayacağız.

Yok öyle yağma!...

Zafer Arapkirli / Facebook paylaşımı