Sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda yandaş medyayı şöyle eleştirdi:
"YANDAŞ YAVŞAKLARIN KIVIRMA GÜNÜ...
Tillerson'ı Ankara'da zehir zemberek tehditlerle ve ültimatomlarla karşılayıp kapalı kapılar ardında "gizli-saklı-tercümansız-kayıtsız-tutanaksız" fiskos yaptıktan sonra, "ABD'nin boyun eğmediğini gizlemek için" kıvırma seansları başladı.
Gazetelerde (mealen) şu göbek havaları çalıyor:
"Bir ay mühlet verdik"
"İlişkileri düzeltme mekanizmaları oluşturuldu"
"Sorunları giderme konusunda anlaştık"
"Suratına da söyledik"
"Menbiç olmazsa olmazımız"
"Bundan sonrasını ABD düşünsün"
Yani?
Sonuç?
Silahlar?
VayPiiCi?
PiiVayDii?
FETO iadesi?
Zarrab Davası?
Sizi gidi (ikinci sınıf) oryantal dansçılar sizi!...
***
YANDAŞ YAVŞAKLARIN KIVIRMA GÜNÜ (II)
Reis'in "Ajan, casus, terörist, hain" ilan ettiği ve "Ben görevde kaldığım sürece asla bir yere çıkamaz" dediği Alman-Türk gazeteciyi "seve seve" serbest bıraktılar ya.
Gazeteler nasıl kıvıracaklarını bilememiş:
"Tutuksuz yargılanacak"
"Yücel'e tahliye"
"............"
Çoğu, birinci sayfalarından tek satır görmemiş bile haberi.
O bülbül gibi şakıyan diller nerelere gitti?
Sizi gidi (ikinci sınıf) çapsız oryantal dansözler sizi!
***
YANDAŞ YAVŞAKLARIN KIVIRMA GÜNÜ (III)
Altan Biraderler ve Nazlı Ilıcak'ın ağırlaştırılmış müebbet cezası almalarını kutluyor bugün eski koalisyon ortakları.
AK-FETÖ koalisyonunun aşk dolu günlerinde, Baransu-Altan-Çongar-Ilıcak-Mılıcak-Sulucak-Rasim-Nagehan-Ekrem-Erdal vesaire Kulübü, birbirlerine bol "asistli" bol "gollük paslı" pozisyonlar hazırlayarak kumpas davalarında can yakarken, öve öve bitiremiyorlardı "Taraf'ın bu ülke basınındaki tarihi yerini. Bu ülke demokrasisine yaptığı tarihi hizmeti".....
Ne oldu?
Bir sümüklü mendil, hatta (af buyrun) bir kahverengiye bulanmış tuvalet kağıdı gibi atıverdiler çöpe.
Bugünkü gazetelerin birinci sayfaları, bu ülkenin medya ve demokrasi tarihine geçecektir. Peki, hak etmiyor mu o mendil ve tuvalet kağıtları?
Milyon kez hak ediyor. Çünkü mesleklerini yapmadılar. Başka yollara saptılar. Eğer mesleklerini icra ediyor olsalardı. Bugün en başta ben sahip çıkardım "MESLEKTAŞ" diye.
Asla sahip çıkmayacağım!
Siyasete alet olan, maşalık yapan, demokrasiye ihanet eden, tetikçilik yapan, kendini, kalemini, ruhunu, benliğini, kişiliğini onurunu ağlak vaizlere, yerli ve yabancı şer odaklarına istihbarat teşkilatlarına satan, kalemini namluya başkaları adına mermi diye süren BENİM MESLEKTAŞIM DEĞİLDİR!.
Bu kadar net.
Kıvırmadan. "
