Silahı sınırlamak gerektiğini ifade eden Bektaş, “Rize’de yaşayan herkesin silah taşıma ihtiyacı yoktur. Çocuklar mermi sesi ile yaşamamalı. Rize’de yıllardır silah ruhsatı verilmemiş. Talepler geliyor. Biz de istişare ettik. Seçeneklerimiz nedir? Birincisi vermemek. İkincisi vermek, ama biraz sınırlamak. İstişare sonucu ‘silah ruhsatı verelim’ denildi. Çünkü silah ruhsatı alamayanlar başka yollara başvuruyor. Adresini başka ilde gösteriyor, oradaki valiliğe başvuruyor, bir şekilde o ruhsatı alıyor. Biz de hayır kurumlarına bağış alarak silah ruhsatı taleplerini sınırlamaya çalışamak istedik. İstişarelerden böyle bir sonuç çıktı. Bunu uygulamaya başladık” diye konuştu.

İnsanlar birbirine güvenmeyi ne zaman öğrenecek?
Gelen yoğun talepler karşısında çok şaşırdığını dile getiren Vali Bektaş, “İstediğimiz parayı insanlar gözünü kırpmadan veriyor. Şahsen ben vermem. Valilik bünyesinde kurulan Köylere Hizmet Götürme Birliği var. Bağışları oraya alıyoruz. Bu para ile köy yolları yapılıyor ve okulların bazı ihtiyaçları karşılanıyor. Parayı alan olarak mutlu olmam lazım ama değilim. Bu kadar silah gerekmez. Ya tarifeyi yükselteceğiz ya da bu uygulamadan vazgeçeceğiz. Silahın gündemimizden çıkması lazım. Niye belimde 2 kiloluk ağırlıkla gezeyim. İnsanlar birbirine güvenmeyi ne zaman öğrenecek? Silah taşımakla kim ne kar etti?” dedi.

Bu bir uygarlık göstergesidir!
Vali Bektaş, program sırasında sunucunun 15 Temmuz’u hatırlatması üzerine de, "15 Temmuz bir daha olursa silahlarınızı ben temin edeceğim. Bu vatandaş 15 Temmuz’u silahsız başardı. Önemli olan budur. Bu bir uygarlık göstergesidir. Manisa’da 2 yılda verdiğim silah ruhsatının 5 katını Rize'de 3 ayda verdim. Rize’de memur adam parayı bulup geliyor. Bu parayı verecek başka yeri yok mu anlamıyorum” diyerek sözlerini noktaladı.