internet haber sitesi
Reklamı Geç

İşte Canan Kaftancıoğlu'nun savunması: Beni bu mahkeme salonuna bir hayal getirdi...

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na 17 yıl hapis istemiyle açılan davanın ikinci duruşması bugün Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde görüldü.

İşte Canan Kaftancıoğlu'nun savunması: Beni bu mahkeme salonuna bir hayal getirdi...
İşte Canan Kaftancıoğlu'nun savunması: Beni bu mahkeme salonuna bir hayal getirdi... admin

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na “Cumhurbaşkanına hakaret, Türkiye Cumhuriyeti devletini alenen aşağılama, halkı kin ve düşmanlığı tahrik etmek ve terör örgütü propagandası yapmak” suçlarından 17 yıl hapis istemiyle açılan davanın ikinci duruşması bugün Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde görüldü.  

CHP’liler başta olmak üzere, STK temsilcileri ve sanatçılar duruşmanın yapılacağı Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önüne geldi.

KAFTANCIOĞLU'NA DESTEK İÇİN ÇAĞLAYAN'A GELDİLER

Adliyesi önüne çok sayıda partili ve yurttaş, "Hak, hukuk, adalet" ve "Faşizme karşı omuz omuza" sloganları atarak Canan Kaftancıoğulu'na destek amacıyla birbirinden farklı bir çok pankart ve döviz açtı.

Canan Kaftancıoğlu savunmasına şu sözlerle başladı:

“Ben Canan Kaftancıoğlu…

Beni buraya, bu mahkeme salonuna bir hayal getirdi. Çocukluk günlerimden kalma bir hayal.

Ömrüm boyunca o hayalin peşinden koştum, gerçekleşmesi için mücadele ettim ve bundan sonra da edeceğim.

Ordu’nun bir köyünde yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim. Bana ve benim gibilere dayatılan hayattan kurtulmanın tek yolunun okumak ve mücadele etmek olduğu gerçekliğiyle çok erken yaşta yüzleştim.

Ta çocukluğumdan başladım hak, hukuk, adalet kavgasına. Koşullarım beni buna mecbur kıldığı için. Ve bu mecburiyet, okudukça, yaşadıkça çocukluğumun anayurdunu zenginleştirdikçe sol değerler gömleğini üzerime giydim ve bir daha hiç çıkarmadım

Çocukluğumun anayurdunun bana öğrettiklerine, çamurlu köy yollarında koştururken kulağıma fısıldadıklarına, insanlığın o kadim hayaline eşitlik, özgürlük, kardeşlik hayaline daima bağlı kaldım. Zamana ve zemine göre gelişen ancak değişmeyen, inandığım ve savunduğum tüm değerler, hayatımın şekillendiği tüm zamanlarda yol haritam, pusulam oldu.”

"UMARIM 'İSTANBUL'DA HAKİMLER VAR' DEMEM MÜMKÜN OLUR"

“Umarım ve dilerim ki; düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde, toplumsal olarak canımızı acıtan, hiçbir ayrım yapmadan, her biri tarifsiz acıyı barındıran güncel olay ve olgular karşısında hiçbir suç kastı ve niyeti taşımadan gösterdiğim toplumsal, siyasal ve insansal sosyal medya paylaşımlarım nedeniyle, bütün dünyanın gözü önünde açık bir hak ihlaline uğramadan bu salondan çıkabilirim” diyen Kaftancıoğlu şöyle devam etti:

“Umarım, bir siyasetçinin fikir ve ifade özgürlüğüne asgari saygıyı duymayıp kamu gücü ve olanakları ile linç kampanyası başlatanlar karşısında "Olsun İstanbul’da hakimler var!" demem mümkün olur. Bu umudum ve dileğim şahsımdan ziyade hukukun üstünlüğüne inanan ancak üstünlerin hukuku altında ezilmeyi reddeden yine hukuk sınırları içinde mücadele edecek olan milyonlar adınadır.”

“BEDELİNİ ÖDEYECEKSİNİZ’ İTHAMINDA BULUNANLARIN ŞU AN BİZİ GETİRDİĞİ NOKTADAYIZ”

Canan Kaftancıoğlu “İnsan Hakları Mücadelesi vermiş örneğin işkencenin ne hukukta ne de tıpta çok da dillendirilemediği bir dönemde mahkemelere ve hekimlere yol gösterici olması amacıyla bu konuda tez hazırlamış bir hekimim” diyerek savunmasını şöyle sürdürdü:

“Bu mücadelemde tüm canlıların en temel hakkı olan yaşam hakkını sonuna kadar savunmuş; fikir ve ifade özgürlüğü, aile içi şiddet, çocuk istismarı gibi acı gerçeklikler ise daima ilgilendiğim ve savunduğum konular olmuştur. Savunduğum bu değerler ve ilkelerle birlikte; 2011-12 yılları arasında CHP İl Bşk Yrd, 12-14 il başkan vekili, 16-18 PM üyesi, 2018 Ocak ayından beri de İstanbul il Başkanı olarak aktif siyasetin içinde bulunuyorum. İl başkanı seçildiğim ilk günden itibaren yalan ve iftiralarla beslenen ailemi de içine alan korkunç hatta kolay katlanılmayacak, bir karalama kampanyasına maruz kaldım. Bilinçli ve kasıtlı yapılan o saldırılar ve tehditlerle bugünün taşları döşenmeye başlanmıştı aslında. Neyse ki hayat, o taşlara takılmadan yürümeyi de öğretiyor insana. İl başkanı seçildiğimin hemen ertesi günü şahsımı hedef göstererek talimat niteliğinde hakkımda ‘Bedelini ödeyeceksiniz’ ithamında bulunanların şu an bizi getirdiği noktadayız.”

“ATATÜRK’ÜN OTURDUĞU O MAKAMA HAKARET ETMEK…”

“Neymiş suç aygıtım? Top, tüfek, silah değil. 7 yıl önce attığım tweetler yani sosyal medya paylaşımları” diyen Kaftancıoğlu şunlara dikkat çekti:

“O anın sözünü hayatın sözü gibi algılar ve yıllar sonra yorumlamaya kalkarsanız eğer memlekette bu salonlarda sosyal medyada o anın duygusunu sözünü aktaran milyonlar haricinde başka bir davalı göremezsiniz. O yıllarda 140 karaktere sığdırılan sözlere bakarak kişiler, fikirler hakkında yorum yapmak bile mümkün olamayacakken yargılama hem de ağır cezada yargılamanın takdirini yine sizlere bırakıyorum. Tüm vatandaşların yurttaş gazeteciliğini yaptığı bir dönemde, bir insan hakları savunucusu, bir siyasetçi, bir vatandaş olarak benim de toplumsal olaylar karşısında düşüncelerimi ifade etmem en temel hakkım ve görevimdir. Ayrıca o anın acı gerçekliği nedeniyle söylenilen yüzlerce binlerce söz içinden ta 7 yıl geriye giderek cımbızla seçilen sözler üzerinden yapılan suçlamalar, bir başarının cezalandırılmasından başka bir şey değildir. Mustafa Kemal Atatürk’ün oturduğu o makama hakaret etmek, o makamı değersizleştirmek kimsenin hakkı olmadığı gibi haddi de değildir. Kim olursa olsun. O makamlarda oturanlar da dahil. Cumhurbaşkanına hakaret, Cumhurbaşkanının devleti temsil etmesi ve anayasada belirtilen görev ve yetkileri göz önüne alınarak, tarafsız olduğu Anayasal güvence altına alınan, yüksek temsiliyeti esasına dayandırılmıştır.”

"GÜLEN'E MECZUP DEMİŞ OLMAM KİMLERİ RAHATSIZ ETTİ?"

Kaftancıoğlu şunları söyledi:

“İktidar mensuplarının ‘Hocaefendi’ diyerek el etek öpmek için randevu sırasına girdikleri, devletin bütün kaynakları peşkeş çektikleri bir dönemde Fetullah Gülen’e meczup demiş olmam kimleri ve neden rahatsız etmiş olabilir? 1981 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakultesi Psikiyatri bölümünde psikotik bozukluk tanısı konulan ve ilkokul mezunu olduğu bilinen Fetullah Gülen’e meczup demiş olmam kimleri ve neden rahatsız etmiş olabilir?

Genel Başkanımızın veya başkalarının inanç aidiyeti üzerinden tarihsel ve toplumsal kutuplaştırma gayretini, Berkin Elvan'ın çocuk yaşta yaşam hakkının elinden alınmasını Hrant Dink'in katledilmesini ve sonrasında işletilen hukuksuz süreçleri kabul etmediğimi yüksek sesle dile getirişim, çoğulcu demokrasi ve özgürlükler bağlamında yüzde yüz karşılığı bulunan bir hak kullanımıdır. Genç kızların ne giyip giymeyeceğine, kadınların kaç çocuk doğurup doğurmayacağına ve hatta ne şekilde doğuracağına iktidarda olanlar, erkek egemen bakış açısı karar veremez, vermemelidir. Bu yaşam tarzı müdahalelerine kişisel ve kurumsal olarak sessiz kalmamız ne Cumhuriyet Halk Partisi olarak ne CHP İl Başkanı olarak ne bir kız çocuğu annesi olarak benden ve bizden beklenmemelidir

"HEYKELİ DİKİLECEĞİ SÖYLENEN SAVCILAR VARDI. BUGÜN NEREDELER?"

AKP Genel Başkanının çocuğa, gençliğe, kadına, farklı etnik ve inanç gruplarına politik bakış açısını doğru bulmadığımdan, çocuk yaştaki ölümlere karşı ideolojik duyarsızlığını rahatsız edici bulduğumdan kindar bir nesil yetiştirme gayret ve idealini alenen teşhir ettiğimden, 15 Temmuz darbesinin açığa çıkarılması gereken birçok bilinmeyeninin olduğunu düşündüğümden, demokratik kaygılarla değil ideolojik kışkırtma ile sokaklarda linç girişiminde bulunanları hukuken ve ahlaken kabullenemememden ötürü yazdığım tweetlerim düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındadır.

Çözüm süreci döneminde tüm kamuyoyu gibi benim de isimlerini vahşi bir cinayet sonrasında öğrendiğim üç kadın ile ilgili yazmış olduğum tweetin terör örgütü propadandasıyla alakası yok. Nasıl ki Nazım Hikmet şiiri okuyup paylaştığı için Erdoğan’a komünist ya da komünizm propagandası yapıyor dememiz mümkün değilse benim de sosyal medya paylaşımım için aynı durum söz konusudur.

Benim iki örgüt üyeliğim var. Biri üyesi olmaktan onur duyduğum meslek örgütüm diğeri ise yöneticisi ve İstanbul’da başı olmaktan gurur duyduğum Cumhuriyet Halk Partisi örgütüdür. Vatandaşının temel hak ve özgürlüklerine, etnik ve inançsal aidiyetlerine ve hatta yaşam haklarına saygı göstermeyenlerin, her vesile ile anayasal suç işleyenlerin devletin kamusal otoritesini bireysel ve partisel menfaatler için pervasızca ve partizanca araç edinenenlerin olduğu bir iklimde geçmişte sizlerin şu an oturduğu makamlarda hukukun üstünlüğüne değil üstünlerin hukukuna sığınanların geldiği durum ortada. Heykeli dikileceği söylenen savcılar vardı. Bugün nerede? Hatırlayın.

Kumpas davalarında hukuka göre değil aldıkları emir ve talimatlara göre karar veren hakimler vardı. Bugün nerede? Hatırlayın. Cezaevinde öldükten sonra suçsuz olduğu tescillenen hukuk mağdurlarını yargılayanlar vardı. Neredeler? Hatırlayın. Vatandaşın üstüne gaz sıktıran Valiler vardı. Bugün nerede?

SAVCI MÜTALASINI SUNDU

Canan Kaftancıoğlu'nun yargılandığı duruşmada savcı mütalaasını verdi. Mütalaada; Kaftancıoğlu'nun paylaşımlarında Recep Tayyip Erdoğan'a zincirleme şekilde alenen hakaret ettiği, paylaşımları ile o dönem başbakan olan Erdoğan'a zincirleme şekilde alenen hakaret ettiği, halkı zincirleme şekilde kin ve düşmanlığa alenen tahrik ettiği, birden çok kez yayın yolu ile silahlı terör örgütü propagandası yaptığı iddia edildi. Savcı; Kaftancıoğlu’nun; Cumhurbaşkanına hakaret, Türkiye Cumhuriyetini alenen aşağılama suçlarından cezalandırılmasını istedi.

DURUŞMA 6 EYLÜL’E ERTELENDİ

Duruşma mütalanın da sunulmasının ardından 6 Eylül’e ertelendi.

İşte savunmanın tam metni: 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
İran’da eylemcilere idam kararı onaylandı
İran’da eylemcilere idam kararı onaylandı
Şebnem Korur Fincancı gözaltına alındı
Şebnem Korur Fincancı gözaltına alındı