internet haber sitesi
Reklamı Geç
'İslamofobi' Türkiye'de çok daha yoğun yaşanıyor!
Tamer Duran

'İslamofobi' Türkiye'de çok daha yoğun yaşanıyor!

Yeni Zelanda’da yaşanan insanlık dışı terör saldırısı sonucu onlarca masum insan hayatını kaybetti.

Saldırının ardından tüm dünyadan art arda tepki mesajları yağdı.

Türkiye de en üst perdeden bu terör saldırısını kınadı ve sert tepki gösterdi. Batılı ülkeleri ‘İslamofobi’ konusunda uyarmayı da ihmal etmedi.

İslamofobi nedir?

Bu kelime literatüre ilk defa 1991 yılında girdi ve özellikle 11 Eylül saldırıları sonrasında sıkça duyulmaya başladı.

Ne var ki ‘İslamofobi’ sadece batının besleyip büyüttüğü bir duygu değil. Bilakis Müslüman ülkelerde çok daha yaygın korkudur.

Radikal İslami örgütlerin terör saldırıları periyodik sıralama ile listelenecek olsa görülecektir ki bu örgütlere en çok da Müslümanlar hedef olmuştur!

Bunun en çarpıcı örneğini IŞİD adıyla sahneye çıkan katiller sürüsünün eylemlerinde görmek mümkündür.

Peki ya neden daha çok Müslümanlar hedef olmakta?

Bu sorunun tek bir cevabı olabilir:

Yeryüzünde ne kadar radikal İslami örgüt varsa kuruluşunun ve finansörlüğünün arkasında batı emperyalizmi vardır.

Dolayısıyla ‘İslamofobi’ kelimesini ‘İslam korkusu’ olarak tanımlayıp geçmek yetersiz hatta biraz hedef şaşırtan bir tanımlama olacaktır.

Çünkü radikal İslam’ın mağdurları daha çok hatta belki tamamen Müslümanlardan oluşmaktadır!

Kanaatim şudur ki; ‘İslamofobi’ batı emperyalizminin empoze ettiği bir terimdir. Ancak başına ‘Radikal’ kelimesi ilave edilirse gerçekçi olabilecektir!

Ülkemizde de böyle bir korku vardır kuşkusuz. Ancak bu İslam’dan korkmak değildir. Radikal İslam korkusudur.

Sorumlusu da siyasal İslamcılardır!

İnanç üzerinden siyaset kolaycılığı ne yazık ki ülkemizde İslami radikalizmi beslemekte, kamçılamakta. Özellikle seçime günler kala hız kazanan bu tehlikeli yaklaşım, yaşanacak yeni acılara zemin hazırlamaktadır.

Daha bugün Bilal Erdoğan’ın vakfı TÜGVA yöneticisi Seher Şenyüz’ün, "Ezan, bizim için Roma’nın, New York’un, Pekin’in, Tokyo’nun, Moskova’nın, Berlin’in, Paris’in ve yarım kalan hesabımız olan Viyana’nın fethine niyet tazelemektir" şeklindeki gereksiz açıklaması basına yansıdı.

Böyle bir açıklama niçin yapılır?

Bu açıklamanın hedefi İslami radikalizmi galeyana getirmek değilse nedir? 

Yüzde 98’i Müslüman olduğu yönündeki genel kabule rağmen ‘Camide içki içtiler’, ‘Başörtülü bacıma saldırdılar’, ‘Ezanı ıslıkladılar’ şeklinde tamamen yalan üzerine kurulmuş açıklamaların ülke bazında radikalizmi körükleyeceği bilindiği halde niçin yapılmaktadır?

Türkiyede toplumu kana bulayabilecek böylesine sorumsuz açıklamaların hedefinde Hıristiyanlar, Yahudiler, Museviler ya da Budistler olabilir mi?

Elbette hayır!

Sonuç;

Türkiye gibi nüfusunun yüzde 98'i Müslüman olan bir ülkede bile ‘İslamofobi’ yaşandığına göre bu kelimenin daha gerçekçi bir isim ile anılmaya ihtiyacı vardır ki bu isim ‘Radikal İslamofobi’ olmalıdır.

Aksi halde Müslümanların İslam’dan korkması şeklinde bir sonuç çıkar ki bunun bir mantığı yoktur.

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
İran’da eylemcilere idam kararı onaylandı
İran’da eylemcilere idam kararı onaylandı
Şebnem Korur Fincancı gözaltına alındı
Şebnem Korur Fincancı gözaltına alındı