Temelli, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, sokakta ve Mecliste inatla bir araya gelerek mücadelelerini yükseltmeye devam ettiklerini bildirdi.
Ankara Garı saldırısının yarın yıldönümü olduğunu anımsatan Temelli, "Bize dönük bütün katliam davalarında bir tek kamu görevlisi, polis, emniyet müdürü bile yargılanmadı." dedi.
Türkiye'nin son günlerde af tartışmasına kilitlendiğini anımsatan Temelli, şöyle devam etti:
"Kaderine boyun eğmediği için cezaevinde olan binlerce tutsaktan söz etmeden, 'kader mahkumlarını çıkartıyoruz' diyorlar. Bu meselenin ardındaki esas gaye, bir kargaşa yaratıp, cezaevlerinden tehdit savuran çetelere dışarıda hareket alanı sağlamaktır."
Temelli, 9 Ekim 1998 tarihinin, Ortadoğu ve Türkiye'de yaşananları anlamak için çok kritik olduğunu öne sürerek, "Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, yıllar sonra 'ABD, bize neden Öcalan'ı verdi anlamadım' diyor. Neden verdiği bütün çıplaklığıyla şimdi ortadadır. 9 Ekim tarihinde Ortadoğu'nun kaderine, bölge halklarının geleceğine müdahale edildi." dedi.
Türkiye'nin en büyük sorunlarından birinin ekonomi olduğunu savunan Temelli, krizin en önemli sebeplerinden birinin izlenen "savaş politikaları" olduğunu bildirdi. Temelli, "İnşaat ve silah sanayi üzerinden ülke ekonomisi, toplum bir uçuruma, felakete sürüklenmeye devam ediyor. Savaş politikalarındaki inatları aslında iktidarda kalmalarının bir nedenidir. O yüzden bu denli barışa düşmanlar." ifadesini kullandı.
"Enflasyon fırlayacak"
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın, Enflasyonla Topyekun Mücadele Programı'nı bugün açıkladığını anımsatan Temelli, "Ben tüyoyu aldım. Ortada büyük bir daire etrafında küçük daireler... İddia ediyoruz enflasyon fırlayacak. Ellerinde enflasyonun fırlayışının önüne geçecek bir tek araç var, o da TÜİK'tir. Enflasyon fırlayacak ama TÜİK önüne geçecek. Çünkü, TÜİK'e müdahale ettiler." görüşünü savundu.
Sezai Temelli, "Bizim hiçbir belediyemizde Sayıştay raporlarıyla kanıtlanmış bir tek kuruş yolsuzluk yok. Ne yolsuzluğu? Hata yok hata... Bunlar, bizim belediyelere laf söylerken o atadıkları kayyumların hepsi neredeyse yolsuzluğa bulaştı. Kanıtlanmış olanları var. Atadığı kayyumu bile görevden almak zorunda kaldı. Bütün bu kayyumları, bu kayyum coğrafyasında hep birlikte süpürüp atacağız." ifadesini kullandı.
Bugüne kadar 300'ün üzerinde firmanın konkordato ilan ettiğini, üç bin firmanın da sırada olduğunu iddia eden Temelli, "Bu firmaların büyük bir çoğunluğu, AKP'nin ihale zengini firmalardır. Yani, konkordato ilan ederek aslında yükümlülüklerinden kaçıyorlar. Bütün ekonomik krizi, işçilerin ve emekçilerin üzerine yıkma derdindeler." dedi.
Temelli, yerel seçimler söz konusu olduğunda HDP'nin ağızlara dolamaya başladığını ileri sürerek, şunları kaydetti:
"Son gözaltılarda da aslında izlediğimiz şey AKP'nin seçim çalışmasıdır. HDP'yi suçlayan, her türlü nefreti dile getiren Erdoğan, konuşmaya başladı. HDP'yi meşru bir parti olarak görmüyormuş. Görme. Sen meşru musun? Meşruiyet tartışması yapılacaksa bu HDP ile değil, ancak seninle yapılır. Senin meşruiyetin tartışmalı ve bu tartışmayı sürdüreceğiz. HDP, meşru bir partidir. HDP halktır ve meşruiyetini o halktan alıyor. Senin gibi seçim, sandık hırsızlığından almıyor. O yüzden meşruiyet tartışması senin ağzından çıkacak bir laf değildir.
'Adayları, Kandil'de belirlerseniz müdahale ederiz. Kayyum atarız.' diyor. Tehdit, şantaj, rehine politikası ne ararsanız hepsi var. Biz, senin ne yapacağına göre değil halklarımız ne istiyor, ona göre yola çıktık. O yolda da yürüyoruz. Senin tehditlerine de asla boyun eğmeyeceğiz, pabuç bırakmayacağız. Bu ülkeyi hep birlikte kayyum utancından kurtaracağız. Bu ülkede bir kayyum coğrafyası var. Bu kayyumlara ses etmeyenler, görmezden gelenler aslında bugün, büyük bir demokrasi sorunuyla boğuşuyorlar. İşte bu yerel seçimlerde yan yana gelerek, omuz omuza vererek tüm demokrasi güçleri, bu ülkeyi hem kayyumlardan hem de kayyumcu zihniyetten kurtarabilir. Gelin bu çağrımıza kulak verin, yan yana duralım ve hep birlikte bu ceberut iktidara son verelim. Eğer bir yere kayyum atanacaksa o da inanın Beştepe'ye, bu saraya olacak."
(Birgün)
